Kültür,

Kızıldan Beyaza: Aksultan Abdülhamid

Kızıldan Beyaza: Aksultan Abdülhamid

Kızıldan Beyaza: Aksultan Abdülhamid

Renk cümbüşü içinde yok edilmeye çalışılan; Abdülhamid Han’ın, ‘’Kızıldan Beyaza Aksultan Abdülhamid ‘’ adı ile dikkat çeken kitabı; Abdülhamid Han’ın üstündeki gri rengi beyaza dönüştürmek için okuyucularını bekliyor.

Nesnelerin, eşyaların geçmişi vardır. İnsanın düşünmek gibi kıymetli bir değere sahip olması neticesinde, insanoğlunun tarihi vardır. Her hadise bir düşüncenin eseridir, tarihsel süreçte bu düşüncelerin ördüğü ağlar ile şekillenip, ilerler. Biz bir kavim, bir küçük devletçiğin varisleri değiliz. 960’da Selçukluların Cend’e inmesi ile başlamış, 600 yıl üç kıtaya hükmetmiş şanlı bir imparatorluğun torunlarıyız. Ve bugün güçlü bir Türkiye Cumhuriyetinin evlatlarıyız. Bu noktadan hareketle sorumluluklarımız büyük. Tarihimizi öğrenip, idrak edip, ibret almak, tarihimizden aldığımız güç ile dik durmak durumundayız.

Son yıllarda Abdülhamid Han hatırası üzerindeki sisler, bulutlar yerini aydınlığa bırakıyor. Atası; Yavuz Sultan Selim Han, Siyonizm’in Filistin’deki emelini 400 sene geciktirdi. Ardından, otuz üç yıl Siyonizm ile mücadele eden, kendini vatansever zanneden ahmakların ülkeyi sürüklediği bataklık içinde; yanında güvenebileceği devlet adamları olmadan, zorluklara rağmen birçok yeniliği getirip, son nefesine kadar yıkılmadan, dimdik ayakta duran, direnen bir Sultan; Abdülhamid Han.

Fulbright Anlaşması, sömürgecilerin oyunları, Abdülhamid Han’ın ne zaman, neden, kimler tarafından ‘’Kızıl Sultan’’ ilan edildiğinin şifrelerini bu kitapta bulmak mümkün. Kitabın son bölümündeki albüm ve dönemin haritası okuyucunun zihninde somut izler bırakmaya destek olacak, göz dolduran görsel destekler.

Tarih 10 Şubat 1918, Beylerbeyi Tutukevi… Son dileği sözün bitip idrakin başladığı noktadır:

Türkiye, geri dönüşü olmayan bir şekilde, Alman savaş arabasının önüne koşulmuştur. Devlet-i Âliyye’nin yok olacağı, imparatorluğun tarih sahnesinden tamamen silineceğini anlayan Aksultan’ın ülkesine düşen ateş topu önce kendisini yakar. Yarınları öngörmekten yorulan gözleri, tahammülsüz daralan yüreği ile ‘’ yapabileceğim tek şey’’ dediği o son gece, secdeye kapanır:

“Ordularımız bütün cephelerde perişan, ricat ve bozgun halindeler… Senden başka imanımız yok Rabbim! Bizi kurtar! Eğer kurtulmayacaksak, velev ki büyük günahımız sebebiyle ruhsatın yoksa buna; bu ölümden bin beter günleri gösterme bana! Lütfen bendeki kutsal emanetini geri al!‘’

Kızıldan Beyaza Aksultan Abdülhamid Hasan Basri Bilgin Mihrabad Yayınları İstanbul, 2017 304 sayfa