Aslen Sudanlı olan ve Girit’te bir Türk mahallesinde doğan Zenci Musa’nı2n hayatı maceralarla doludur. Osmanlı âşığı bu şanlı asker, Trablusgarb’ta, Balkanlar’da, Yemen çöllerinde ve son olarak İstanbul’da İstiklal Harbi için savaştı.
Sudanlı Zenci Musa, Teşkilat-ı Mahsusa Reisi Kuşçubaşı Eşref Bey ile Libya çöllerinde İtalyanlara karşı gösterilen mücadele sırasında tanışır. Kahramanlığını gören Eşref Bey, onu yanına alır “emir eri” yapar. Artık bütün vazifelerde komutanın hep yanındadır ve âdeta onun sağ koludur. Balkan Harbi sırasında Edirne’nin geri alınması sırasında Zenci Musa’yı yine ön saflarda görürüz. Devlet ve millet aşkıyla dolu olan kahramanımızı, bazen gizli bir görevle 300 bin altını kızgın çöllerden geçerek ve İngiliz kuvvetlerini atlatarak Yemen’e ulaştırmaya çalışırken, bazen de Karaköy limanında hamallık yaparken bazen de İstiklal Harbi için Anadolu’ya silah kaçırırken görürüz.
Kuşçubaşı Eşref Bey’in başında olduğu ‘Nasihat Heyeti’ ile birlikte Arabistan seyahati sırasında Zenci Musa’yı tanıyan Milli Şairimiz Mehmed Âkif Ersoy, şu ölümsüz mısraları bu kahramanımız için söylemiştir: “Eşref Bey’in emir eri Zenci Musa / Omuzundan arşa yükseldi Nebi İsa”
1920 yılında işgal altındaki İstanbul’da Karakol Cemiyeti’nin bir üyesi olarak mücadelesine devam eden Sudanlı Zenci Musa, kendini İslam davasına ve Osmanlı Devleti’ne adamıştır. Yemen’de gösterdiği büyük kahramanlık sebebiyle bir İngiliz gazetesinde haber konusu olur. İstanbul’u işgal eden İngilizlerin komutanı Harrington, İngiliz hükümetinin Afrika’daki gizli planlarına hizmet edebileceğini düşündüğü Musa’yı bulma görevini Yüzbaşı Henry’e verir. Zenci Musa’nın bulunduğu yer araştırılır ve sonunda bulunur. İşgalci komutan Harrington’a, “Hani şu kuvvetlerimizi atlatıp altınları Yemen’e ulaştırmayı başaran Sudanlı Zenci Musa var ya, işte o gümrükte hamallık yapıyor.” derler. General Harrington, Zenci Musa’nın yanına gider ve kendileri ile çalışması hâlinde onu altına boğacağını, bu perişan hâlden kurtulacağını söyler. Aldığı teklif karşısında bir Osmanlı vatandaşı olarak büyük bir heybetle oturduğu yerden kalkan Zenci Musa, General Harrington’a “Komutan, her teklif, herkese yapılmaz. Senin bu teklifin beni ancak rencide eder. Benim bir devletim var: Devlet-i Osmanî. Bir bayrağım var, o da ay yıldızlı bayrak. Benim bir tek komutanım var o da Kuşçubaşı Eşref. Ama şunu bil ki bu iş daha bitmedi. Sizinle mücadelemiz devam edecek.” diye haykırır. Zenci Musa’nın güçlü imanından kaynaklanan bu muhteşem sözleri, her şeyi parayla satın alabileceğine inanan küstah İngiliz’e atılmış bir Osmanlı tokadıydı.
Ömrünü sadakatle vatanına adayan Sudanlı Zenci Musa verem olduktan sonra inzivaya çekilir ve son günlerini Üsküdar’daki Özbekler Tekkesi’nde geçirir. Emri Hak vaki olup da vefat ettiğinde din ve vatan aşkının büyüklüğü daha iyi anlaşılır. Mütevazı bir hayat yaşayan Zenci Musa’nın tahta bavulu açıldığında içerisinden bir adet Mushaf-ı Şerif, ay yıldızlı bayrak, beyaz bir kefen bezi, bir Osmanlı haritası ve Kuşçubaşı Eşref’in solmuş fotoğrafı çıkar. O, bir Osmanlı âşığı, Kur’an bağlısı, fazilet ve ahlak adamıydı.
Harun Çolak’ın Mihrabad Yayınları’ndan çıkan Sudanlı Zenci Musa adlı tarihî romanı, bize bu büyük kahramanı akıcı bir dil ve sürükleyici bir üslup ile anlatıyor.
Silah arkadaşları ona “Ulubatlı Hasan” derlermiş. Bu toprakların vatan olmasında büyük emeği olan, ümmet şuuruna sahip bulunan son Osmanlılardan Sudanlı Zenci Musa’ya Allah’tan rahmet diliyoruz. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.
- Sudanlı Zenci Musa
- Harun Çolak
- Mihrabad Yayınları
- İstanbul, 2019
- 192 sayfa
Eğitim Dünyası - Sayı 6 - 2020
ELİF ÇELİK