Ey Mescid-i Aksa ne söylesen haklısın!
Birlikte yaşıyoruz fitnesini ahir zamanın!
Bize yaptığın bütün sitemlerine müstehakız!
Sen bize uzak olsan da biz sana çok yakınız!
Elbet bir gün geleceğiz kapına yeniden,
Dolduracak yüz binler, taşacak bahçelerinden!
Bekle bizi ey Aksa, bekle usanmadan,
Müslümanlar uyanmayacak, tam yanmadan!
EY MESCİD-İ AKSA!
Âlemlere rahmet o yüce Resul’ün (s.a.v.) ayak izini bağrında saklayan, Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi’den sonra en mukaddes üçüncü mescid olan, yıllarca namazlara kıblegah olan ey Aksa!
Ey, peygamberler diyarının mukaddes beyti, Hz. İbrahim Halilullah’ın bereketi, Hz. İshak’ın dirayeti, Hz. Yakub’un sabrı, Hz. İsmail’in sadakati, Hz. Zekeriya’nın metaneti, Hz. Yahya’nın ismeti, Hz. Meryem’in iffeti, Hz. İsa’nın ruhaniyeti.
Hazret-i Ömer’in yadigarı, Nureddin Zengi’nin gayesi, Selahaddin Eyyubi’nin emaneti, Halepli Neccar’ın hassasiyeti, Yavuz Sultan Selim’in himayeti, Kanuni Sultan Süleyman’ın hizmeti, Sultan Abdülhamid Han’ın vasiyeti, Devlet-i Aliyye’nin göz bebeği, ey Aksa!
Bir gece seni ansızın terk edip gittiğimiz doğrudur. Lakin bağrımızda taş, gözümüzde yaş, verilen sorumsuz emirlere mecburen eğdik baş! Yine de seni tamamen yalnız bırakmadık. Ağrılı Onbaşı Hasan ve arkadaşlarını ölünceye kadar nöbettar yaptık. Sen onu çok iyi tanırsın ey Aksa!
EY MESCİD-İ AKSA!
Bizler elbette suçluyuz, İslam’ın koruyamadık izzetini. Haçlı güruhuna çiğnettik harim-i pakini. Ama bilsen Müslümanlar üzerinde ne oyunlar oynandı. Asırlarca süren desiseler sonunda, ümmet bu yalancılara kandı. Birbirine düşman oldu kardeşler. Bölündü, parçalandı ve yutuldu sonunda birer birer.
Şimdi darmadağın olmuş Alem-i İslam. Acaba tekrar geri gelir mi o mesut eyyam. Fikirler çelişmiş, kalpler ayrılmış, vicdanlar sönmüş, menfaatler, ihtiraslar, insanları alıp götürmüş. Unutulmuş Kur’an’ın ahkamı, kalmamış artık içimizde sünnetin namı. Kin, nefret, düşmanlık kaplamış benlikleri, ahlak-ı hasene terk eylemiş çoktan diyar-ı İslamı.
14 asır görülmeyen en büyük fitne gelmiş. İçte ve dışta İslam düşmanları birbiriyle yarışır olmuş. Kimi inancını kaybetmiş, kimi ahlakını. İbadet eden de bilmez ne yaptığını. İşte böyle bir zamanda seni de işgal etmiş, almışlar elimizden. Herkes şaşkın birbirine sorar: Ne gelir elden?
EY MESCİD-İ AKSA!
Fakat, bizler yeni bir dirilişin arefesindeyiz, üzülme, kederlenme sen! Tekrar Mekke dönemini yaşıyoruz, bir bilsen! Kur’an yeni nazil oluyormuş gibi her gün heyecanlıyız. Birer birer artıyoruz belki ama azimliyiz, imanlıyız. 40 kişiyi çoktan aştık, içimizden bir Ömer çıkmadı fakat hepimiz İbn-i Hattab’ız.
313’ü bekliyoruz, Bedr’in aslanları gibi olmak için. O zaman karşımızda duramaz yüzbinler, lakin. Keyfiyet, elbette her zaman üstündür kemiyetten. “Nasıl da küçük bir topluluk üstün gelmişti, büyük kalabalıklara, Allah’ın izniyle” Bir sapan taşına yüklenen sayısız hikmetle. Davud (a.s.) Calut’u serdi yere.
O yüce Resul’ün (s.a.v.) sahabelerini örnek aldık kendimize. Adadık ömrümüzü iman ve Kur’an hizmetine. Saadet asrını yeniden yaşamak, ensar ve muhacir kardeşliğini tekrar yerleştirmektir, maksadımız. Unutulan hasletler, ihlas, uhuvvet ve isar en önemli şifremiz.
EY MESCİD-İ AKSA!
Yeis bütün ümmeti almışken esir, Müslümanlar ne yapsın! Nasıl gücünü toplayıp ayağa kalksın! Bizler “La taknatü min rahmetillah” kılıcını elimize alıp ümit doldurduk bütün zihinlere. Ufkumuz aydınlandı, bir anda sürurumuz çıktı göklere. Geliyoruz ey Aksa, bizi bekle!
313 ruhu sardıkça benliğimizi, durduramaz Kureyş kılıklı hiç kimse bizi. Haçlı, misyoner, Siyonist veya evangelist fark etmez. İslam’ın elmas kılıcı karşısında hiçbirinin bize gücü yetmez.
Hastalıklarımızın yapılınca teşhisi, hepsinin Kur’an eczanesinden bulunur bir çaresi. İman kuvveti en büyük dayanağımız, güzel ahlak en üstün meziyetimiz olsun. Şuurlu Müslümanlar çoğalsın. Bütün dünya önünde selam dursun.
Doğruluyoruz, yavaş yavaş ey Aksa! Ayağa kalktığımız gün, sen de güleceksin, sevinecek tüm mazlumlar dünyada.
EY MESCİD-İ AKSA!
Cehaleti yendik ilimle, zarureti aştık sanat ve fenle, ihtilafı giderdik kardeşlikle. Kur’an yeniden gönüllerde aksedip dalgalandı, İslam’ın güzellikleri alemleri kapladı. İstikbalde en gür sada, olacaktır elbette İslam’ın. Zira bu müjdesidir, bize Kur’an’ın: “İnanıyorsanız mutlaka üstünsünüz” ilahi kelamıdır, Yezdan’ın.
Yeni bir nesil geliyor, ey Aksa! Seni de tüm mazlum ve mağdurları da esaretten işgalden kurtaracak, bir nesl-i cedid geliyor! Asım’ın nesli, diriliş nesli, nur nesli, Anadolu gençliği sel gibi geliyor! Görmeyen gözlere, duymayan kulaklara, hissetmeyen kalplere, uyanmayan vicdanlara inat, gürül gürül geliyor!
Zihinleri rakamların dar kalıplarına takılmış hasta ruhlar, bu pırıl pırıl gençliği saymaya kalkıyor, azınlık sanıyor, görünüşe aldanıyor! Bunların üçü 111 kişinin manevi kuvvetine sahipler. Çünkü ihlasın, kardeşliğin sırrına ermişler. Kardeşinin nefsini kendi nefislerine tercih etmişler. Kur’an’da övülen isar hasletini içlerine sindirmişler.
EY MESCİD-İ AKSA!
Müjde ver bahçende oynayan gençlere, çocuklara. Geri dönüyor de, beklenen nesil tekrar bu diyarlara. Osmanlı ölmedi, onun ruhunu yaşatan varisleri, hükmedecek yeniden bütün dünyaya. Müslümanları etrafında toplayacak bir salat-ı kübrada.
Aksa’nın çocukları koşar oynar, gözleri parlar görünce ay yıldızı. Kudüslü esnaf hala bekler, hala söyler, hala unutmaz adımızı. Tarihin sıkıntılarından geçtik, hainlerin ihanetlerini gördük, sırtımızdan hançerlendik. Yine yılmadık, yıkılmadık, dimdik ayaktayız. Çünkü biz Osmanlıyız!
EY MESCİD-İ AKSA!
Bizler hayal ve hamaset yolcuları değiliz. İslam’ın “Oku” emrini “Yaradan Rabbimizin adıyla” imtisal edip, ilim, fen, sanat, irfan, terakki, kemalat ve medeniyet yolunda cehd ve gayret sarf ediyoruz. Geçmişteki yüksek kültür ve medeniyetimizle övünüyor ama asla teselli bulmuyoruz. Gelecekte daha ileri gidebilmek için sağlam kök ve temellere dayanıyoruz.
Bütün dünyayı hayrette bırakacak, onlar dururken biz koşacağız. Yepyeni ufuklara uçacağız. İslam’ın güzelliklerini bütün dünyaya yayacağız. Menfaat ve sömürü düzenlerini yıkacağız. Umumi barış ve güvenliği tesis edeceğiz. Bunların hepsini yapmaya imkanımız ve imanımız var. Gerçekleşmesi ise çalışma, azim, gayret, dua ve tevekkülle olur. Eğer Allah’ın tevfiki refik olursa diken bahçesi bile gülistana döner. Ey Aksa, kederlenme, sitem etme ne olur, Müslümanların uyanması çok yakındır.
EY MESCİD-İ AKSA!
Bizler uyandık, “uyuyan bir ümmet” değiliz artık, ayağa kalktık. Belimizi doğrultmaya çalışıyoruz. Ezilmiş belki ama kırılmamış belimiz. Allah’a şükür tutuyor, ayağımız, elimiz. Kur’an’ın nuruyla ışıldıyor, kalbimiz.
Yakında 313 kişi olunca aşacağız dağları, yırtacağız ovaları, zalime dar edeceğiz dünyayı. Öyleyse, Bedr’in ruhunu yakalayıp İslam’ın özüne, Kur’an’ın hükmüne, Resulullah’ın (s.a.v.) yoluna ram olmalı.
Bekle bizi ey Aksa! Biliyoruz yüz yılı aştı, hasretimiz. Unutmadı hiçbir zaman seni, mahzun kalbimiz. Mutlaka ama mutlaka bir gün geleceğiz! Meraklanma sen, elbette geri döneceğiz!
Kaynak: Haber Vakti