Eğitim,

Hayatını İdeallerine Adayan Milliyetçi Kalem Cavit Ersen

Hayatını İdeallerine Adayan Milliyetçi Kalem Cavit Ersen

Kara Zindanlar, Kızıl Zindanlar Zindanlar ve Beyaz İhtilal gibi romanlarıyla milliyetçi camianın unutulmazları arasında yer alan Cavit Ersen, vefatından tam 13 yıl sonra eserleriyle yeniden okuyucularına ulaşıyor. Cavit Ersen 1970’li yılların sevilen ve okunan yazarlarından biri olarak hafızalardaki yerini hala koruyor. Mihrabad Yayınları Ersen’in “Osman Gazi” ve “Orhan Gazi” adlı 2 romanını birden okuyucuyla buluşturdu. Siyasi kitaplarının yanı sıra tarihî romanlarıyla da dikkat çeken Cavit Ersen’in; Selahaddini Eyyübi, Murad Hüdavendigâr, Fatih Sultan Mehmet, Battal Gazi gibi eserleri de bulunuyor.

Mihrabad Yayınları, Cavit Ersen’in sürükleyici bir üslûp ve akıcı bir Türkçe ile kaleme aldığı “Osman Gazi”isimli değerli eserini okuyuculara takdim ederken, toplumda uyanan tarih şuuruna ve genç nesillerde giderek genişleyen ecdat sevgisine de katkıda bulunmayı amaçlıyor. Ertuğrul Gazi’nin oğlu olan Osman Gazi, Kayı Boyu’ndan üç kıtaya yayılan büyük bir devletin kurucusudur.

Babasından ve Selçuklulardan aldığı emanete hakkıyla sahip çıkan bu şanlı Oğuz Beyi, Allah’ın ismini yüceltmek ve hak din İslâm’ı yaymak için cansiperâne çalışmış ve altı asır ayakta duracak Osmanlı Devleti’nin temelini atmıştır. Günümüzdeki bütün dünya liderlerine örnek olan ve yüce bir medeniyetin temelini atan Osman Gazi, fethettiği topraklarda Müslümanlar için olduğu kadar gayr-ı müslimler için de adalet, müsamaha, huzur ve barış ortamını sağlamış, bütün insanlığa muhteşem bir devlet modeli armağan etmiştir.

Kayı Boyu’nun Devlet olma düşüncesinin temeli Osman Gazi ile atılmış, Orhan Gazi ile bu fikir, tam mânasıyla sistemleştirilerek hakikate dönüşmüştür. “Osman Gazi Oğlu Orhan Gazi”, Cavit Ersen’in ikinci tarihî romanıdır. Orhan Gazi, üç kıtaya yayılan cihan ülkesi, Devlet-i Aliyye’nin, yani Osmanlı Devleti’nin ikinci padişahıdır. Babası, Devletin kurucusu Osman Gazi’den devraldığı mesuliyetin idrakinde olan Orhan Gazi, bu sorumluluğun hakkını vermiş ve daha babası hayatta iken Bursa’yı fethedip başkent yapmış, civar iller ile birlikte Osmanlı’yı büyütmüştür.

Osmanlı, Orhan Gazi ile Devlet sistemleştirilmeye başlanmış, muhtelif müesseleler ve teşkilâtlar kurularak, Devlet’in önü açılmıştır. Yapılan imar ve ihya çalışmaları ile Osmanlı şehirleri, cazibeli birer ticaret ve sanat merkezi hâline dönüşmüştür. İlk Osmanlı parası olan akçe sikkelerini bastıran, ilk vezir ataması yapan, Başkent Bursa’ya bağlı sancaklara kadılar tayin eden ve civardaki beylikleri Osmanlı’ya biat ettiren Orhan Gazi’dir. Vakıf sistemini kuran, ilk düzenli Osmanlı ordusunu kurup donanma çalışmalarını başlatan ve ilk defa kanunlar çıkaran da Orhan Gazi’dir. Kuva-yı Milliye Ruhu ile dolu bir ailenin evladı olan Cavit Ersen’in ilk milli eseri, Çeteler adını taşıyor.

1949’da Adana’da sahnelenen oyun, şehrin kahramanlık hikâyesini dramatize eder. Oyunun gösterildiği her yerde halk kendisine büyük tezahüratlarda bulundu ve defalarca sahneye davet edildi, ayakta alkışlandı. Cavit Ersen’i daha sonra Adana Şehir Tiyatrosu’nun kurucusu olarak görülür. Bu tiyatroda üç perdelik Taşkınlar Lokali ile Melekler ve Şeytanlar isimli eserleri temsil edildi. Milli uyanışı aksettiren 5 perdelik Cephe Gerisi isimli eseri de sahnelendikten sonra Adana Şehir Tiyatrosu’na veda eder.

Tefrika edilen iki romanı Semiramis ve Ruhsuz Gece’dir. Kitap olarak yayımlanan ilk romanı ise 1944’te çıkan Günahkâr Sokaklar adını taşıyor. Romanda, Bizans entrikalarıyla, Nasyonal Sosyalizmin güçlü devrinde İstanbul’un açlık, perişanlık ve fuhuş içinde yaşadığı bir dönemde, Adanalı bir milyonerin içine düştüğü felaketler zinciri anlatılır. Bu eseri ‘mistik şiirler’ diye adlandırdığı üç kitap takip etti: Fakirler, Mektup ve Sefiller.

Her üçü de 1945’te Adana’da neşredildi. İdealist yazar Cavit Ersen’in bütün hayatı eser vermekle geçti. Melekler ve Şeytanlar, Annesini Kurtaran Kahraman Çocuklar, Vefasız, Mektup gibi ilk eserlerini henüz yirmili yaşlarında iken ortaya koydu. Bu eserlerinde millî heyecanın edebiyat kanalıyla topluma yansımasını arzu ettiğini görülür.

Ahmet Yabuloğlu – Türkiye’de Yeniçağ