Hüseyin Öztürk yazdı: Çin Zulmünü Gözler Önüne Seren Kitap -1-
“Kamplarda yaşam ve ölüm arasında bir fark yoktu. Gece, gardiyanların ayak sesleri bizi uyandırdığında yüzlerce kez beni kurşuna dizmeye geldiklerini sandım…
Ölüm her yerde sinsi sinsi dolaşıyordu. Hemşireler, bizi aşılamak için soğuk elleriyle kollarımızı tuttuklarında, zehirlemeye çalıştıklarına inandım.
İşte burası, kamp sisteminin karmaşık hedefinin ne olduğunu anladığım yer oldu.
Amaçları bizi soğukkanlılıkla öldürmek değil, yavaş yavaş ortadan kaldırmaktı. O kadar yavaş ki kimse yok olduğunuzu fark etmeyecekti.
Anlattıklarımın hepsi tamamen gerçek! Yaşadığım hiçbir şey, olayın şartlarını abartan hastalıklı bir mahkûm fantezisi tezahürü değil.
Binlerce kişi gibi ben de bizi hapseden, bize işkence yapan Çin’in çılgın kasırgasında sürüklendim.
“Beni önce yedi yıl ‘yeniden eğitim kampına’ mahkûm ettiler. Vücuduma işkence ettiler ve zihnimi çılgınlığın sınırına getirdiler”. Gülbahar Haitiwaji.
•
Bu hafta tanıtacağımız eser, yerküredeki hemen bütün devletlerin ve milletlerin görmezden geldiği ama yıllardır Çin yönetiminin Müslüman Uygur Türkleri üzerindeki şiddeti anlatan bir eser.
Çin Kampından Nasıl Kurtuldum? İsimli kitapta yazılanları yaşayan isim Gülbahar Haitiwaji, Fransa’da oturan bir Uygur Türk’ü.
Ailesini ziyaret için Doğu Türkistan’a gittikten sonra Çin’in zulüm kamplarında büyük işkencelere maruz kalmış.
Gülbahar Haitiwaji’nin anlattıklarını Rozenn Morgat kaleme almış. Mihrabad Yayınlarından çıkan eseri Fransızca’dan tercüme eden Prof. Dr. Mustafa Daş.
Kitabın editörü ise Doğu Türkistan’ı ve Çin’in zalimliklerini yakından bilen Doç. Dr. Abdülhamit Avşar.
ABD ve AB’nin zalimliklerini bile geçen şeytani planlarını, özellikle halkı Müslüman coğrafyalarda uygulayan Çin, ekonomik sömürgeciliğini buralarda hayata geçirerek zalimliklerini perdelemektedirler. Bizim ülkemiz de dâhil.
•
Sözü kitabın editörü Doç. Dr. Abdülhamit Avşar’a bırakalım.
Yarın da eseri tercüme eden Prof. Dr. Mustafa Daş ile kaleme alan Rozenn Morgat’a yer verelim.
“Okuyacağınız kitap, Çin’in önce inkâr ettiği ancak saklanamaz hâle geldiğinde “yeniden eğitim okulları” yalanıyla üzerini örtmeye çalıştığı Çin gulaglarının yani toplama kamplarının iç yüzünü, bizzat mağduru olan bir kadın anlatmaktadır.
Yirmidört saat hareketli kameralarla izlenen ve gün ışığının hiç görülmediği demir perdelerle örtülü koğuşlar, dudakların en ufak kımıldaması karşısında “dua ediyorsun” diyerek verilen hücre cezaları, yatağa zincirle bağlanarak geçirilen günler.
Sabahın erken saatlerinde başlayıp geç saatlere kadar devam eden, yorulmanın bile yasak olduğu askeri ve psikolojik beyin yıkama eğitimleri, zorla yapılan kısırlaştırıcı ve “anıları silici” iğneler, bitmeyen sorgulamalar.
Her gün birkaç kişinin adının anons edilip bir daha geri dönmeyişlerinin yaşattığı sonu gelmez gerginlikler, her an ne zaman idam edilmeye götürüleceğim korkusu ile geçmek bilmeyen günler”.
•
Kitap hakkında: Mihrabad Yayınları; 0212-514 28 28 www.mihrabadyayinlari.com